10 Ekim 2015.

Aklına direkt oraya gidebilecek solcu yakınların geliyor, arayıp soruyorsun tanıdık kimse var mıydı diye. Biliyorsun genelde solcular onar onar belki yüzer yüzer ölür bu ülkede. Sebebini sonra tartışalım.

Ankara orası.
Artık kimseye "Ölümde birleşelim, senin benim ölüm olmaz; can ölürse tüm dünya kaybeder." demek istemiyorum diyecek takat de kalmadı zaten. Sadece unutulmasın, buraya not düşülsün istedim.
Ne çok öldük bu yaz. Seçimden beri diyeceğim ama birileri kızacak diye dememiş gibi yapıyorum. Asker, polis, devrimci, çorbacı, emekçi, sendikacı, öğrenci, anne, baba, sevgili... Ne çok öldük bu yaz. Sahi ölenlerin sayısı 400 etmedi mi hala?

Uzatacak bir şey yok. Çok öldük, ölülerimizi pankartlara sardık, barış sloganları yazıp onu kefen ettik. Barış diyenlerimiz öldü. Savaş isteyenler evlerinde ya da saraylarında. Barış isteyenler meydan meydan gezdi de savaş diyenlerin birini Kandil'e yürürken görmedik. Neyse.
10 Ekim. Olmaz ol. Anacak bir katliam daha. Yakılacak onca ağıt daha. Tanıdıklar vardı ölenler arasında, öldükten sonra da kalanıyla tanıştık.
Ankara'da bunu yapanlar, hepimizi her yerde öldürürler.
Hepimizi.
Her yerde.
Öldürürler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder