Müzik, ezgiler insanlığın varlığı kadar eski, şüphesiz. Bu
yüzden bu kadar seviyoruz müziği. İlk zamanlardan beri ve hatta bugün de dini
törenlerin neredeyse tamamı ezgilere dayanarak yapılır. Dini çağrılarda kuru
kuruya sesler sevilmez, ezgileşmişse simgeleşmiştir. Ezan da budur, ilahiler de
demeler de kilise ayinleri yahut Afrika yerel dinleri de. İşte bu sebepten
kültürün de en önemli kısımlarından biri müzik olmuştur. Dil kültürü iletir âla
ama daha doğumdan itibaren bize bu topluma dair ne varsa ninnilerle
öğretilmiştir. Ninniler ya da genel anlamda müzik yalnızca uyaklı olduğundan
kalmaz akılda; onlar mesajı öyle güzel verir öyle duru ve sevilesi hale getirir
ki unutamazsınız.
İşte anne
ninnilerini bırakıp da müzik listelerimizi biz oluşturmaya başladığımız anda
karşımızda önemli bir ayrım durur; bu topluma ait hissediyorsak kendimizi, bu
toprakları anlamak istiyorsak, bu halk bizim halkımızsa onun ezgilerini
dinlemek mecburiyetindeyiz. Türkülerimizi.
Bir halkı
etnik müziklerinden daha iyi tanıtacak bir kaynak bulamazsınız. İnançlarını,
aşklarını, ayrılışlarını, hasretlerini, isyanlarını, umutlarını, ağıtlarını
hatta günahlarını bile bulursunuz o ezgilerde. İşte bu yüzden türkü dinlemek
mecburiyetindeyiz. Bu toprakları sevmek, bu toprakların insanlarını sevmek ve
onları anlamak türkülerini sevmekle başlar.
Dünyanın yalan olduğunu, yiğidin kuru soğana muhtaç kaldığı
zamanları, hancısını yolcusunu, Pir Sultan’ın isyanını, dağların bizi
çağırışını, gönül köşkünde güzel olan sevgiliyi… Aşk kağıda yazılmıyor elbet
ama bağlama anlatmaya en yakın olunan yer. Anadolu’da bir deyiş vardır; gönlün
bam teli. Bam telini türkülerden gayrısında da bulamazsınız, biline.
Elbet dünya
müziklerine karşı olmak olarak yorumlanmamalı bu ama bir çocuğa bu halkın
ninnilerini, masallarını okumak yerine Disney ya da Cartoon Network
izletiyorsanız, daha da büyüyünce bu halkın ezgileri yerine başka bir halkın
ezgileri ile besliyorsanız eğer yeni nesillerden hayıflanmaya, ah vah etmeye
haddiniz yok demektir.
Bu topraklar kadim, bu halklar yüce ve bu ezgiler mukaddestir. Buralı gibi hissetmek, buraların ağzıyla konuşmak, buralardan biri gibi düşünmek ve sevmek için Anadolu’ya kulak vermek gerek.
Burada bir film önermek gerek; Anadolu'nun Kayıp Şarkıları. Link verip korsana yönlendirmek istemiyorum ama siz bulun ve izleyin lütfen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder