27 Ağustos 2014 Çarşamba

Modern Zavallılar

“Bu kartlar, filmler, pop şarkıları bize yalan söyledikleri için suçlular. Tüm bu kalp kırıklıkları ve her şey için.” (-500- Days Of Summer)

            Biz modern çağın zavallı insanları. Ne hissettiğine bile kendisi karar veremeyen, basmakalıp canlılarız.
            Bebekliğimizde başlıyor bu süreç galiba. Masallardaki prensler gibi olmak istiyoruz; yakışıklılar, zenginler, beyaz atları var ve kahramanlar. Evet daha 5 yaşındaki çocuklara kendilerinden ve muhtemelen çevrelerindeki herkesten daha mükemmel insanlardan bahsedersen onların nasıl hallerinden memnun ve mutlu olmalarını beklersin ki? Hadi ama.
Çocukken atılan bu tohumlar galiba ilk gençlik yıllarlında tavan yapıyor. Şarkılar dinliyoruz, deli gibi sevmekten, aşk uğruna ölmekten, bundan sonrasını sadece onunla geçirmekten falan bahseden şarkılar. Film izliyoruz baş karakter; esas oğlanın yerine kendimizi koyuyoruz. O filmler bize aşık olacağımızı, reddedilmeyeceğimizi, romantik olmamızı falan öğütlüyor işte. Tanrım, filmin birindeki evlilik teklifi çok hoşuma gitmişti ve not almıştım. İşte filmlerin bize etkisi bu; nasıl yaşamamız gerektiğini öğretiyorlar. Ne marka giyersek seksi görünürüz, hangi grubu dinlersek havalı oluruz falan. Sevgilimize nasıl hitap etmemiz gerektiğini bile onlardan öğreniyoruz.
            İşte bu çağda bu işler böyle yürüyor. Eskiden güneşe tapan, deniz tanrısına inanan, bağ bozumu ilahlarından bahseden insanlarla dalga geçip onlara putperest diyoruz ama kendimiz daha acınası bir durumdayız. Onlar elle tutulmayan, Olimpos’ta yaşayan Tanrılara inanıyorlardı biz ise Cihangir'de, Hollywood’da oturan Tanrılara tapıyoruz. Muhtemelen ayağı kokan, horlayan, osuran tanrılar. Bizim gibi olduklarını da bildiğimiz halde.
Roma’da gladyatörler devrinin starları olarak adlandırılır sanıyoruz. Ama Roma gladyatörleri köleydi ve zengin sahiplerini eğlendirmek için dövüşürdü. Günümüzde de futbolculara modern gladyatörler diyorlar ama bir farkla; futbolcular zengin ve biz fakirleri eğlendiriyorlar.
            İşte toplumsal rollerimiz, yaşam standartlarımız bu. Sonra tabi mutsuz olursun. O filmlerdeki liseler bu gezegende yoklar, bizler esas oğlanlar ya da esas kızlar değiliz. Biz o yan rolüz. İlk ölen şişman ve gözlüklüler, güzel olmayı saç rengi sanan kızlar, inekler, üniversite kazanmak için ders çalışmak zorunda olanlar, esprisine gülünmeyenleri, havalı olmayan grupları dinleyenler ve mahalle bakkalından muhtemelen geceliği ile ekmek alanlarız. Okula arabayla gitsek bile bu araba asla A4 falan olmayacak.

            Gerçeklere inanmamak benim de seçtiğim en sağlam yol. Haklısınız hayat zaten saçma derecede gerçek ve bizler kendi isteğimizle olmayacak şeylerle inanmayı seçtik. 2 saatliğine de olsa tatlı tatlı filmimizi izler sonra “Keşke” der yatar uyuruz. Modern çağın insanlarıyız; sanallığı biz icat ettik, yaşamdan kaçmanın daha iyi bir yolunu daha önce kimse bulamamıştı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder