“Ölümler çıplak gelir.” Güzel bir
şarkı çalıyordu kulaklığımda. Perde iyice açık, dolunayı görmek istiyorum.
Bozuk gözlerimle sadece koca puslu bir nokta gördüm ilk baktığımda, buzlu bir
camın arkasından bakar gibi hissettim. Sonra gözlüğü taktım, dolunay mükemmel
bir biçimde karşımdaydı sanki oraya ait değilmiş gibi. Zorla duruyormuş gibi.
Hem
neden dünyanın uydusu olmak zorundaydı ki? Neden
onunla birlikte dans etmek zorundaydı, neden güneş aydan daha çok sevilirdi?
Belki de korkar insanlar aydan, binlerce yıldır o gecede kim bilir nelere şahit
olmuştu. Kimler aldatmıştı eşini, yasak şehvetler hep gecenin karanlığındadır,
cinayetler, hileler, tuzaklar gece hazırlanır, harekete geçirilir. İşte ay
bunların tek şahididir çoğu zaman. Ve evet işte insanlar korkar ondan ele verir
belki diye. En korkunç ve kadim efsaneler dolunay etrafında
oluşturulmuştur.
Sırdaş
mıdır ay? Evet, sırdaştır, kimi ele vermiştir ki bugüne kadar? Neler
anlatmıştım aya. Pek sevmem insanlara dert anlatmayı, çünkü bilirim hep aynı
şeylerden bahsediyorum, birini bitirmeden başka bir derde başlayamam. Pek
dertli olduğuma da inanmam, her insanın yeteri kadar derdi var işte.
Biraz daha baktım
aya. Öyle manasızca. Zaten her şeyin bir anlamı olması gerektiğine inanmıyorum.
Olması gereken oluyordu işte. İnanırım kadere ama mantık aramam. Tanrı ne kadar
güçlü olduğunu kanıtlamak istiyor olabilir mesela. Gözlüğü çıkardım sonra terlemişti kenarları
rahatsız ediyordu. Çıkardım ve tekrar göğe döndüğümde yine buzlu camlar
gelmişti önüme. Belki de herkesin biraz
gözlüğe ihtiyacı vardır diye düşündüm. . Kendimize bile güvenmemiz gerekiyor,
gözüme bile güvenemiyorum işte. Gözlüğü takınca daha güzel görünüyordu her şey
en azından olduğu gibi görünüyor. Zaten her şey olduğu gibi güzeldir değil mi?
İnsanlar buzlu camlar arkasından bakmamalı diğerlerine. Belki ötekileri kabul
etmek daha kolay olur böylece.
İyi
geceler dedim kendi kendime. Bu dileği kimseden duymayalı uzun zaman olmuştu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder